18 Ekim 2017 Çarşamba

ÇEKİLİŞ SONUCU

Merhabalar,
Güzel bir perşembe gününden selamlar herkese, evet çekiliş sonucunu dün açıklamam gerekliydi ama rahatsızlığımdan dolayı çekilişimi belirleyemedim. Katılan tüm arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Çekilişe katılan arkadaşlarımın listesini aşağıda sıralı yazdım. Random org ile belirledim ve kazanan arkadaşım 11. sıradaki Kitapçı Güzeli  kendisini kutlar ve huzurheryerdedir@gmail.commail adresimden bana iletişim bilgilerini gönderdiğinde kitapları en kısa sürede kendisine ileteceğim. Keyifle okuması dileğiyle huzurlu günler...



KAYIP DENKLEMLER KİTAP ÇEKİLİŞİ İSİM LİSTESİ
1- GÜLCAN BARAN TURAN
2- HERTELDENŞEF
3- SENDEN BENDEN BİZDEN
4- HAYAT  CIVILTISI
5- BEYDANIN KİTAPLIĞI
6- MAVERA
7- ARİF ÖZTÜRK
8- İYİ OLSUN
9- MÜCAHİT DOĞAN
10- MERVE  ÇOĞALTAY
11- KİTAPÇI GÜZELİ
12- ANNESİNİN PRENSESİ

11 Ekim 2017 Çarşamba

5. KİTAP ÇEKİLİŞİM

İki bin yıldır mühürlü kalmış bir kitap tüm sırları çözüyor...
İnanç, Tarih, Bilim ve Aşk Hızla İlerleyen bu Aksiyon-Macera Kitabında Çarpışıyor.

Lise öğretmeni Shaun Strickland yıllardır üzerinde çalıştığı uzay ve zaman arasındaki ilişki üzerine bir konuşma yapması için Cambridge Üniversitesi'den son dakikada bir davet alınca büyük şaşkınlık yaşar. Bu, onun çok istediği fırsat olabilirdi. Ancak eşiyle birlikte uçaklarını yakalamak için North Carolina'da yolculuk yaparlarken arabaları çalıların arasından fırlayan bir şeye çarpar. O andan itibaren akıl almaz bir sır çözülmeye başlar. Tuhaf bir paket tüm bunları çözecek anahtar gibi görünür. Mührü kıran Shaun İbranice, Yunanca ve Aramice dillerinde yazılmış, eski zamanlardan kalma bir deste el yazması bulur. Ama sayfalar arasında başka bir şey daha vardır: mükemmel bir İngilizceyle yazılmış, görünüşe göre bin yıldır hava almayacak bir şekilde mühürlü kalmış ve tarihi değiştirecek bir hikâye anlatan bir kitap. Kısa süre sonra Shaun başkalarının da kitabın peşinde olduğunu keşfeder ve bu kişiler hiçbir şeyin kendilerine engel olmasına izin vermeyeceklerdir.



Katılım Şartlarım

 Blogumu izlemeye almanız ve beni G+ dan çevrelerinize eklemeniz ve paylaşım yapmanız. Bloguma yorum bırakmanız ve mail adresinizi yazmanız. 

Not: Kargo bedeli bana aittir. Yurtdışı gönderim yapamıyorum.


Kazananı 18 Ekim 2017 Perşembe günü blogumda açıklayacağım.

HERKESE SEVGİLER.....

UÇURTMA AVCISI

Okuduğum en güzel kitaplardan biriydi Uçurtma Avcısı Emir ile Hasan'ın hikayesini anlatıyor. Bu kitap ; sadakatin,dostluğun ve birçok şeyin değerini bana bir kez daha öğretti.Hele ki bazı bölümlerini okurken insanın boğazına bir şey düğümleniyor. Hani bir filmi izlersiniz , çok da beğenirsiniz film bittiğinde başkahramanlar hayatınızın bir parçası haline dönüşür ya ; kitaptaki kişileri sanki gerçek hayatta tanıyor gibi hissediyorum.Eğer ki hiç unutamayacağınız, aklınızın bir köşesine taht kuracak bir kitap istiyorsanız Uçuruma Avcısı tam da size göre. . 



9 Ekim 2017 Pazartesi

EKİLEBİLİR GAZETE

Bitkiye dönüşen gazetelerle tanışın…

Yalnızca tüketime dayalı sürdürülen hayat, her geçen gün yaşam alanlarımızı biraz daha işgal ediyor.
Ancak Japonya’da hayata geçirilen bir uygulama bu duruma muhteşem bir umut alanı yaratmış.
Ülkenin en çok okunan gazeteleri arasında yer alan Mainichi Shimbunsha, klasik gazetelerden farklı olarak bitkisel bir kaynaktan üretilmiş.

Yani gazeteyi okuduktan sonra toprağa gömdüğünüz zaman bir süre sonra kendi ana maddesi olan bitkilerin yeşermeye başladığını görebiliyorsunuz.



Ayrıca gazetede kullanılan mürekkepler sebze kaynaklı olduğu için tohum görevi gören gazeteye gübre etkisi yapıyor.




 Her anlamda oldukça çevreci ve sürdürülebilir bir proje olan bitkiye dönüşen gazeteler, her gün ülkenin dört bir yanında insanlar tarafından okunuyor.




Böylesi bir girişimin tüm dünya ülkelerinde  ve ülkemizde yaygınlaşması ve kullanımının artması umuduyla…


  

5 Ekim 2017 Perşembe

AİLE BÜTÇESİNE KATKI :)

Herkese Merhabalar,

Sağlık nedenleriyle pek bir bloguma bakamadım bu aralar çekilişlere devam edeceğim nasip olursa. Bir kıyafet aldığımda boyu yada beli bazen tam oturmuyor. Tabi ki bende terzinin yolunu tutuyorum en son terziye tadilat için 30 tl ödeyince şöyle bir düşündüm. Tadilat yaptıracağım kıyafetleri getir götür arada terziden almayı unut :) baktım baya uğrasıyorum Dikiş makinası alsam kendim ufak tefek tadilatları yapabildiğim kadar  yapsam tadilata verdiğim paralarla makinanın parasını çıkarırım diye konuşurken A 101 de  Singer Promise 1408 Dikiş  Makinası gördüm baktım araştırdım Singerin kendi internet sitesinde 420.00 TL olan makina markette 279,00 TL bu arada pek dikişle işim olmamış konuyu annemle paylaştım annemin elinden dikiş gelir. Ben sana yardımcı olurum dedi. Aldığım destekle makinayı aldım. İlk işim sırt çantamda bir sökük vardı onu dikmek oldu. Evet sandığım kadar zor değilmiş yavaş yavaş alıştırmalarla baya bir kavrayacağım gibi gözüküyor. Bu arada internetten kolay dikiş ile ilgili bloglar, sayfaları araştırdım. Makina yeni başlayanlar için acayip güzel zor değil umuyorum ki yaptıklarımla da parasını çıkarırım:)) Sevgiler...


26 Eylül 2017 Salı

GRİP AŞISI OLALIM MI OLMAYALIM MI?


Herkes grip aşısı olmak zorunda mıdır?

Hayır, herkes grip aşısı olmak zorunda değildir.

Kimler grip aşısı olmalıdır?

65 yaş üzerinde olanlar, kronik hastalığı olanlar, bağışıklık sistemi zayıf olanlar, huzur evinde kalanlar, grip aşısı olmalıdır.

Grip aşısı tam korur mu?

Hayır, grip aşısı tam olarak koruyucu değildir. Sağlıklı erişkinlerde yüzde yetmiş, yaşlı kişilerde ise yüzde altmış koruyucudur.

Grip aşısı korumaya ne zaman başlar?

Aşının korumaya başlama süresi kişiye göre değişir. Bu süre, aşı olduktan sonra 7 ile 14 gün arasında değişir.

Grip aşısı, bir yıl önce salgın yapan virüslere karşı hazırlandığı için, yeni yılın antijenik karakteri değişmiş virüslerine karşı hiçbir koruma sağlamaz.

Grip aşısı ne zaman uygulanmalıdır?

Ülkemizin de dahil olduğu kuzey yarı kürede grip aşısı, Eylül ve Ekim aylarında uygulanmalıdır.

Çünkü kuzey yarı kürede grip salgınları Aralık-Mart ayları arasında olur. Salgından en az 3 ay öncesi bağışık olmak gerekir ki bu da Eylül ve Ekim aylarına tekabül eder.

Güney yarı kürede ise grip salgınları Mayıs-Ağustos ayları arasında olduğu için burada yaşayanlar ya da buraya seyahat planlayanlar, Ocak Şubat aylarında aşı olmalıdırlar.

Grip aşısı nasıl uygulanır?

Grip aşısı erişkinlerde omuz kasına ya da deri altına uygulanır. Asla damar içine uygulanmaz. 2 yaşın altındaki çocuklarda iç bacak kaslarına uygulanır.

Grip aşısı ilaçlarla etkileşir mi?

Hayır etkileşmez, ancak kanamaya eğilimli olanlar ya da kan sulandırıcı ilaç kullananlarda kas içine değil deri altına enjeksiyon tercih edilmelidir.

Grip aşısının yan etkileri var mıdır?

Evet, lokal ve genel yan etkileri vardır.

Lokal yan etkileri nelerdir?

Aşı yerinde ağrı, sertlik, şişlik, morarma ve kızarma olabilir. Bunlar çok ciddi sorun oluşturmazlar. Kolonyalı pamuk ile kompres uygulamak yeterlidir.

Genel yan etkileri nelerdir?

Aşıyı takip eden ilk günler içinde ateş, genel ağrı, yorgunluk, terleme olabilir. Birkaç gün içerisinde kendiliğinden düzelir. Gerekirse paracetamol kullanılır. Bazı duyarlı kişilerde ise şiddetli gribe benzer tablo oluşabilir. Bu deneyimi yaşamış olanlar da aşı olmamalıdır.

Grip aşısı alerjiye yol açar mı?

Evet, yumurta ya da adjuvan alerjisine bağlı olarak döküntü, ateş, nefes darlığı olabilir. Bu tür duyarlılığı olanlar aşı olmamalıdır.



Grip aşısı nörolojik sorunlara yol açar mı?

Ender de olsa bazı nörolojik hastalıkları provoke edebilir. Grip aşısı, MS hastalığını aktive edebilir.

Grip aşısı laboratuar sonuçlarını etkiler mi?

Evet, grip aşısından sonra hepatit ve HIV testleri yanıltıcı sonuçlar verebilir. Kuşku halinde bu testler, farklı yöntemlerle tekrar edilmelidir.

Kimler grip aşısı olamaz?

- Yumurta alerjisi olanlar

- Aşıya karşı alerjisi olanlar

- Ateşli hastalık geçirmekte olanlar

- 4 ayın altındaki hamileler

- 6 ayın altındaki bebekler

- Aşıdan sonra grip tablosu yaşayanlar

Kimler aşı olmalıdır?

- 65 yaş üzerinde herkes

- Kronik hastalığı olanlar

- Bağışıklığı zayıflamış olanlar

- Bakım evlerinde kalanlar

Dr. TUNCAY FİLİZ /Haber Türk

6 Eylül 2017 Çarşamba

GARDEN BARDA KONUŞAN İKİ ADAM/ BİZE GÖRE

- Şu ışıklar içinde görünüp kaybolan kadınlara bak! Ne derilerindeki beyazlık insan derisi beyazlığı, ne gözlerindeki siyahlık, insan gözü siyahlığı, ne dudaklarındaki kızıllık, insan dudağı kızıllığıdır. Tabiatın eserleri hiç de bu sahne yaratıkları kadar güzel değil! Kırmızı, sarı, yeşil, siyah boyalar, renksiz et­leri, çipil gözleri, soluk dudakları değişikliğe uğratarak, harap uzviyetlerden birer gençlik ve güzellik mucizesi vücuda getir­miş. Kim diyor ki kadın şimdi, eskisi gibi, yüzünü sıkı örtüler altında saklamıyor? Ya boya örtüleri? Bunların altında hakiki çehreyi hiç görmek kabil mi? Boyalar olmasa bilmem kadın ne yapardı?

- Kadın ne yapardı bilmem... Fakat boyalar olmasa bil­mem ki göz nasıl boyanırdı?


Ahmet Haşim'in  bu eseri, iki bölümden meydana gelir: Bize Göre ve Bir Seyahatin Notları. Bize Göre; başta sanat, edebiyat meseleleri olmak üzere; tabii ve sosyal çevre, çevre ve psikoloji, kadın, içkinin olumsuzluğu üzerine yazılardan oluşur. Bir Seyahatin Notları ise yazarın daha çok Paris üzerine telif ettiği metinlerden meydana gelir. Bu kronikler Türkçenin seçkin ve güzel metinlerindendir.
Bize Göre - Ahmet Haşim

5 Eylül 2017 Salı

O İYİ KİTAPLAR OLMASAYDI

Emin Özdemir’in  kitabı “O iyi kitaplar olmasaydı” kitapseverler için tam bir hazine değerinde. Emin Özdemir ‘Ne okusam?’, ‘Nereden başlasam?’, ‘Okumak neye yarar?’, ‘Çocuklar ne okumalı?’, ‘Nasıl yazar olunur?’ ‘Edebiyat ne işe yarar?’ gibi temel soruları yalın bir dille ve pek çok yazardan ilginç alıntılar yaparak yanıtlarken, ‘Ne bulursam okuyorum’ türü okuma alışkanlığını da eleştirerek okumanın en az yazmak kadar hatta daha yüksek bir bilinç düzeyi gerektirdiğini anlatıyor kitabında.
Bir kitap okurken bin kitap okumuş hissine kapıldınız mı hiç? Özdemir’in “O iyi kitaplar olmasaydı” kitabını okurken işte bu duyguya kapılıyorsunuz. Her sayfada şaşırarak ‘Ben bu yazarı nasıl okumadım?’ diye kendinize soruyorsunuz, Cervantes’ten Yaşar Kemal’e, Melville’den Kafka’ya, Çehov’dan Dostoyevski’ye, Tanpınar’dan Saramago’ya, Marquez’den Mo Yan’a uzanan yetmiş yılı aşkın bir okuma serüveninden öylesine güzel, öylesine çarpıcı anılarla karşılaşıyorsunuz ki kitap hiç bitmesin, Emin Özdemir hep okusun, hep yazsın istiyorsunuz. Okuma isteğini böylesine kamçılayan bir kitap yazılmış mıdır acaba daha önce bilemiyorum.
O iyi kitaplar olmasaydı, Homeros’tan günümüze kadar neredeyse bütün önemli yazarlar ve kitaplar hakkında bilgiler içeriyor. Hem de ansiklopedik bilgiler gibi değil, kitaplardan alıntılar, yazar görüşleri ve anılar eşliğinde, peteğinden az önce süzülmüş bir kâse bal gibi her şeyiyle hazır geliyor önünüze. Keyifle çayımı içerim derken Mo Yan’ın kitabındaki bir açlık sahnesiyle ilk yudumunuz boğazınızda kalıyor, Saramago’nun körleriyle düşüncelere dalıp, Don Kişot’la birlikte hayaller kuruyor, Aziz Nesin’in idam şenliğiyle acı acı gülümsüyorsunuz. Kitabı bitirdiğinizde yalnızca büyük bir Edebiyat Ansiklopedisini değil aynı zamanda yüreğinize dokunmuş eşsiz güzellikte bir romanı bitirmiş gibi hissediyorsunuz.  

Kitaptaki alıntılardan birkaçı:
"Okuduğumuz o iyi kitaplar olmasaydı şimdikinden daha kötü durumda, daha uzlaşmacı, daha itaatkâr olurduk.” - Mario Vargas Llosa
“Yalnızca bizi ısıran ve bizi sokan kitapları okumalıyız, içimizdeki donmuş denizi kıran balta olmalı onlar.” – Franz Kafka
“Hayır diyen biridir başkaldıran insan. Ne kadar bulanık olursa olsun, bir bilinçlenme doğar başkaldırma eyleminden.” – Albert Camus
Kitabı okurken yukarıdakiler gibi sizi düşünmeye iten sözlerin arasından geçiyorsunuz, kimi ayağınıza takılıyor, kimi açıyor önünüzü. Tam bunları düşünürken kitabı okuyan bir okurumuzun dileği içimizden geçenleri özetliyor: “Keşke edebiyat derslerinde bu kitap okutulsa”.
Kitabın içinde Emin Özdemir’in yaşamından iç burkan kesitler de var. Yoksul bir çocukluktan Köy Enstitüleri’ne oradan da tüm dünyaya açılan yazarın çocukluğuna ait sofra betimlemesi bunlardan biri: “Kıtlık vardı, doyunca ekmek yiyemezdik. Açlığın kara sarı rengi vurmuştu yüzlerimize. Bakır bir lengere konmuş bulgur pilavını başlardık kaşıklamaya. Ne ki kaşık sayısı, sofradakilerin sayısından azdır. Bu kez aynı kaşığı dönüşümlü olarak kullanmaya başlardık. Çoğu zaman dönüşüme uymaz, sırayı bozardım ben. Kardeşim kaşığı elimden almaya, kapmaya çalışırdı; kavgaya tutuşurduk bu yüzden.  Anam kızar, ikimizi de kovardı sofradan. Ağlaya ağlaya onların yiyişini izlerdik. Bir yandan da bizim payımızı bırakacaklar mı bırakmayacaklar mı diye içlenerek bakardık. Bırakmazlardı.” Sıtmaya tutulduğunda birkaç hap yutturmakla yetinen annesinin sarı öküz hastalandığında hayvanın başında sabahlara kadar ağlamasını ise şöyle açıklıyor Özdemir: “O zamanlarda yarar sağlayan şeyler sevilirdi ancak”.
Thomas Bernhard’ın “Öğretmenler devletin yamaklarıdır. Okullarda öğrencilerin içi yalnızca devlet çöpüyle doldurulur” sözünden sonra kendisinin öğretmenlikteki ilk yıllarına dönen Emin Özdemir, kendi öğretmenliğini de hiçbir ayrımcılık yapmadan aynı sertlikte eleştiriyor: “Ne öğreteceğimizi, niye öğreteceğimizi devlet belirlemişti. Evet, doğruyu söylüyordu Bernhard, çocukların içini devlet çöpüyle dolduruyorduk”. Özellikle ‘Edebiyat dersi nasıl olmalı, nasıl okutulmalı?’ diye düşünenler için çok önemli bilgiler içeriyor O iyi kitaplar olmasaydı.
Bir çırpıda, tek solukta okunan bu kitap mutlaka ama mutlaka okumanız gereken, yıllar içinde dönüp dönüp üzerindeki notlarınızı karıştıracağınız hazine değerinde bir başucu kitabı. Kitabı bitirdiğinizde kendinizi Emin Özdemir’in söz açtığı kitaplardan bir seçki yaparak kitapçınıza giderken bulacaksınız.
İyi ki iyi yazarlar, iyi ki iyi kitaplar, iyi ki Emin Özdemir var.
Bilgi Yayınevi

28 Ağustos 2017 Pazartesi

KANAYAN YARA ARAKAN

"Arakan Müslümanları, BM tarafından “Dünyanın en mazlum halkı olarak ilan edilmiştir.” İslam dünyası tarafından sahipsiz yetim gibi sadece dini bayramlar ve maruz kaldıkları katliamlar sonrasında hatırlanmaktadır.
Arakan'da hacca gitmek, oruç tutmak, kurban kesmek, ezan okumak, bir arada namaz kılmak yasak. Bir köyden bir köye akraba ziyareti dahil izinsiz seyahat etmek yasak. Müslüman Arakanlı çocuklar için ilkokuldan sonra eğitim yasak, lise ve üniversite okuyacak Müslüman çocuklar sadece din değiştirip Budist olmaları koşuluyla okuyabilir. Devletten izinsiz evlenmeleri ve çocuk yapmaları yasak. Motorlu taşıt almaları yasak. Arakan Müslümanlarını, Endonezya'nın sahip olduğu yüzlerce adalardan birinde tahsis etmek veya 54 İslam ülkesine dağıtmak fikri ve pratiği bu kardeşlerimizin gözlerimizin önünde katledilmesini seyretmekten daha iyidir. Arakandaki katliam sebebiyle tüm İslam Ülkeleri bir olmalıdır. "Allah'ın laneti zalimlerin üzerine olsun. Araf 44"

TAŞ BOYAMA

Hayırlı haftalar herkese:)) Bayram haftası nedeni ile bu hafta çekiliş yapamıyorum maalesef  Bayram hediyemde yerine ulaşmış. Ebemkuşağı güle güle  kullansın hediyelerini:) Hep diyorum insan boyamaya başlamaya görsün evde boyanacak bir şeyler arayıp duruyor. Bu seferde taş boyama yaptım. Masamın üzerinde duruyor. Masamın üzerinde durdukça bana unuttuğum anlarda O'nu hatırlatıyor. 


25 Ağustos 2017 Cuma

BAYRAM ÇEKİLİŞİ SONUCU

 Selamlar arkadaşlar;  önümüzdeki pazartesiden itibaren idari tatil olmasından dolayı çekilişimi bu gün belirliyorum.  Kazanan arkadaşım bana hemen ulaşırsa bayramdan önce hediyeleri elinde olur. Evet sıra kazananda 5. sırada olan EBEMKUŞAĞI tebrik ediyorum kendisini  huzurheryerdedir@gmail.com  adresime iletişim bilgilerini bir an önce göndermesini bekliyorum. İnşaAllah bayram öncesi hediyeleri kendisine ulaştırırım. Şimdiden hediyeleri hayırlı olsun diyorum. Sevgiler...


1-  HERTELDENŞEF
2-  SENDEN BENDEN BİZDEN
3-  GÖNÜL UÇAKER
4-  SOSLU BADEM
5-  EBEMKUŞAĞI
6-  FULYA ERDOĞAN
7-  MAVERA
8-  ADEN FERDE
9-  HAYAT  CIVILTISI
10- ANNESİNİN PRENSESİ
11- ASHLEY YUKA
12- BOL KAHVELİ
13- MADAME SAVON
14- KIZ KARDEŞLER ARASINDA
15- GÜL ÖZDEMİR
16- KİTAP GÜNEŞİM
17- YASEMİN
18- 2 VALİZ 4 AYAK
19- ESMA TEZGİ

24 Ağustos 2017 Perşembe

MARİLYN MONROE SABUNLARI

Merhabalar, sabuna dekupaj yapmak hem çok kolay hemde çok keyifli bir iş :) Bunlarda Marilyn sabunlarım:) nasıllar?? Güzeller değil mi? :) Sevgiler herkese...




23 Ağustos 2017 Çarşamba

Bir Kutu Bayram Hediyesi (Çekiliş)

Bayram yaklaşmakta inşaAllah hayırlı, huzurlu, sağlıklı bayram geçiririz.  Bu sefer dedim ki bayram geliyor kitapla olmaz ve bir kutu hazırlayıp içine bir kaç hediye koydum, bayram kutusu yaptım:) Biraz bayanlara yönelik gibi ama baylarda kız arkadaşlarına, kardeşlerine, eşlerine bayram hediyesi olarak verebilir kutunun içerisindekileri:) evet kutunun içinde neler varmış bakalım...

Hediyelerim
. Hediyelerimi ulaştırmak için kendi el emeğim olan kumaş    kaplamalı kutu
. Olmazsa olmazımız Kitabımız var. (Car Hau'nun Çıkamaz  adlı  kitabı)
. Yine kendimin yaptığı kitap ayracı
. Annemin el emeği olan fular
. Şık bir cüzdan alırken kendim (kullansanmı değidim      cinsten:))
. Kitabı okurken kahve veya çay içmek için fincan
. Maybelline marka rimel
. The Balm ruj (rengine bayıldım)







                              








Katılım Şartlarım

 Blogumu izlemeye almanız ve beni g+ dan çevrelerinize eklemeniz ve paylaşım yapmanız. Bloguma yorum bırakmanız ve mail adresinizi yazmanız. 

Not: Kargo bedeli bana aittir. Ürünler hiç kullanılmamıştır.  Yurtdışı gönderim yapamıyorum.


Kazananı 28 Ağustos 2017  Pazartesi günü blogumda açıklayacağım.

HERKESE SEVGİLER.....

x

HEİDİ'NİN AYAKLARI NEDEN ÇIPLAK?

Heidi, tüm dünyada sevilen bir çocuk kitabı. TRT'de de uzun yıllar çizgi dizisi yayınlandı ve hala yayınlanmakta. Peki hiç dikkat ettiniz mi, Heidi'nin ayakları neden hep çıplak? 

Verdingkinder… Bu kelimeyi, “Sözleşmeli Çocuk” diye çevirsek de Türkçeye, kapsadığı karanlık ve acı öyküyü bilmeden anlamını açıklayamayız. Bu yazıda onlardan “çıplak ayaklı çocuklar” olarak söz edeceğiz. Karlı dağlarla çevrili yemyeşil çimenlerin üzerinde, sardunyalarla süslü ahşap çiftlik evlerini gösteren kartpostal resimlerinden tanırız İsviçre’yi.

Alp’ler, peynir ve çikolatadan sonra İsviçre’nin simgelerinden biri sayılan Heidi’yi hatırlayın. Kırmızı yanaklı, basit elbiseli, hiç yorulmadan herkesin yardımına koşan bu kız çocuğu, hep çıplak ayaklarıyla geçer öykülerin içinden. Onun büyükbabası olarak izlediğimiz yaşlı çiftçiyle arkadaşı Peter’in ayakkabıları varken Heidi, keskin taşların üzerinde ve soğuk havalarda bile hep çıplak ayak koşar keçilerin peşinden.


Yaratıcısı Johanna Spyri, 53 yaşında yazdığı Heidi aracılığıyla, çıplak ayaklı çocuklar gerçeğinin üzerindeki toplumsal sır örtüsünün bir ucunu kaldırmıştır. Küçük kahramanı aracılığıyla, doğaya, insanlara, hayata Alpler’in öksüz kızının gözüyle bakarken, bütün Verdingkinder’lerin çocuk dünyalarına ve duygularına dikkat çekmeye çalışmıştır. Heidi, İsviçre’nin toplumsal tarihinde hatırlanmak istenmeyen bir gerçeğin simgesidir ve onun çıplak ayakları bugün çocuklara karşı işlenmiş bir suçun yarattığı utancın üzerinde koşuyor. Heidi çıplak ayaklıydı; çünkü çıplak ayaklar, erkek ya da kız bütün “köle çocukları” diğer çocuklardan ayıran keskin uçurumun simgesiydi.
(Evrensel Kültür Dergisi'nden alınmıştır.)

22 Ağustos 2017 Salı

MONA ROSA / SEZAİ KARAKOÇ

Herkese Merhaba;

Ne güzel bir şiirdir Sezai Karakoç'un Mona Rosa'sı gerçi Sürgün Ülkeden Başkentler Başkenti'ne şiiri meşhurdur. Recep Tayyip Erdoğan'ın Cumhurbaşkanlığı için reklam filminde okuduğu şiir. Ama bence Mona Rosa başka bambaşka. Akrostiş şiirdir Mona Rosa'da Türk edebiyatının en mahrem akrostişi gizlidir. Şiirin her kıtasının başındaki harfleri yan yana getirdiğinizde “Muazzez Akkayam” çıkar. Karakoç, 1950’de Mülkiye’de öğrenciyken yazmıştır bu şiiri. Ancak 2002 yılına kadar hiç yayınlamamıştır.Buna karşın tam 50 yıl kuşaktan kuşağa aktarılmıştır bu etkileyici şiir.60’larda daktiloyla, 70’lerde teksirle, 80’lerde fotokopiyle çoğaltılmıştır. Bu efsane şiir, bir aşk acısının yürek burkan sesidir.
 Birde Sacit Onan'ın sesinden dinleyin
 https://www.youtube.com/watch?v=zTWf3UGA3hQ



                                               İşte Mona Rosa (Muazzez AKKAYA)


MONA ROSA

Mona Rosa. Siyah güller, ak güller.
Geyve’nin gülleri ve beyaz yatak.
Kanadı kırık kuş merhamet ister.
Ah senin yüzünden kana batacak.
Mona Rosa. Siyah güller, ak güller.

Ulur aya karşı kirli çakallar,
Ürkek ürkek bakar tavşanlar dağa.
Mona Rosa bugün bende bir hal var.
Yağmur iri iri düşer toprağa,
Ulur aya karşı kirli çakallar.

Açma pencereni perdeleri çek,
Mona Rosa seni görmemeliyim.
Bir bakışın ölmem için yetecek.
Anla Mona Rosa ben bir deliyim.
Açma pencereni perdeleri çek.

Zeytin ağaçları, söğüt gölgesi,
Bende çıkar güneş aydınlığına.
Bir nişan yüzüğü bir kapı sesi.
Seni hatırlatır her zaman bana.
Zeytin ağaçları, söğüt gölgesi.

Zambaklar en ıssız yerlerde açar
Ve vardır her vahşi çiçekte gurur.
Bir mumun ardında bekleyen rüzgar,
Işıksız ruhumu sallar da durur.
Zambaklar en ıssız yerlerde açar.

Ellerin, ellerin ve parmakların
Bir nar çiçeğini eziyor gibi.
Ellerinden belli olur bir kadın,
Denizin dibinde geziyor gibi.
Ellerin, ellerin ve parmakların.

Zaman ne de çabuk geçiyor Mona.
Saat onikidir söndü lambalar
Uyu da turnalar girsin rüyana,
Bakma tuhaf tuhaf göğe bu kadar.
Zaman ne de çabuk geçiyor Mona.

Akşamları gelir incir kuşları,
Konarlar bahçemin incirlerine.
Kiminin rengi ak kiminin sarı.
Ah beni vursalar bir kuş yerine.
Akşamları gelir incir kuşları.

Ki ben Mona Rosa bulurum seni
İncir kuşlarının bakışlarında.
Hayatla doldurur bu boş yelkeni.
O masum bakışların su kenarında.
Ki ben Mona Rosa bulurum seni.

Kırgın kırgın bakma yüzüme Rosa.
Henüz dinlemedin benden türküler.
Benim aşkım uymaz öyle her saza.
En güzel şarkıyı bir kurşun söyler.
Kırgın kırgın bakma yüzüme Rosa.

Artık inan bana muhacir kızı,
Dinle ve kabul et itirafımı.
Bir soğuk, bir mavi, bir garip sızı
Alev alev sardı her tarafımı.
Artık inan bana muhacir kızı.

Yağmurdan sonra büyürmüş başak,
Meyvalar sabırla olgunlaşırmış.
Bir gün gözlerimin ta içine bak
Anlarsın ölüler niçin yaşarmış.
Yağmurdan sonra büyürmüş başak.

Altın bilezikler o kokulu ten
Cevap versin bu kuş tüyüne.
Bir tüy ki can verir gülümsesen,
Bir tüy ki kapalı geceye güne.
Altın bilezikler o kokulu ten.

Mona Rosa. Siyah güller, ak güller.
Geyve’nin gülleri ve beyaz yatak.
Kanadı kırık kuş merhamet ister,
Ah senin yüzünden kana batacak.
Mona Rosa. Siyah güller, ak güller.

21 Ağustos 2017 Pazartesi

Yeniden Belirlediğim Çekilişim

Evet arkadaşlar Murat Cenk arkadaşımız şu an kitapları ulaştırabileceğim bir yerde değilmiş maalesef :(  eh bende çekilişi yeniledim ve umarım kendisi memnun olur kazanan arkadaşım 10. sıradaki  MAVERA jdramovie blogunun sahibi kutlarım. huzurheryerdedir@gmail.com mail adresimden bana iletişim bilgilerini gönderdiğinde kitapları en kısa sürede kendisine ileteceğim. Keyifle okuması dileğiyle huzurlu günler...





1-  YASEMİN
2-  MECZUP YAZAR
3-  BEYDA'NIN KİTAPLIĞI
4-  MÜCAHİT DOĞAN
5-  HALİL GÖNÜL
6-  ANNESİNİN PERENSESİ
7-  FULYA ERDOĞAN
8-  NURİ ÖZKAN
9-  NAZİK TOPÇU
10-MURAT CENK
11-MERVE DURMUŞ
12-MADAME SAVON
13-SENDEN BENDEN BİZDEN
14-MAVERA
15-2VALİZ 4AYAK
16-HAZAL'IN DÜNYASI
17-SEVİLAY EFSA AKTAŞ

Çekiliş Sonucu :)

Merhabalar,
Güzel bir pazartesiden selamlar herkese, evet çekiliş sonucunu açıklama günü ve vakti. Katılan tüm arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Çekilişe katılan arkadaşlarımın listesini aşağıda sıralı yazdım. Random org ile belirledim ve kazanan arkadaşım 10. sıradaki Tarih Kovanı blogunun sahibi  MURAT CENK  kendisini kutlar ve huzurheryerdedir@gmail.com mail adresimden bana iletişim bilgilerini gönderdiğinde kitapları en kısa sürede kendisine ileteceğim. Keyifle okuması dileğiyle huzurlu günler...



1-  YASEMİN
2-  MECZUP YAZAR
3-  BEYDA'NIN KİTAPLIĞI
4-  MÜCAHİT DOĞAN
5-  HALİL GÖNÜL
6-  ANNESİNİN PERENSESİ
7-  FULYA ERDOĞAN
8-  NURİ ÖZKAN
9-  NAZİK TOPÇU
10-MURAT CENK
11-MERVE DURMUŞ
12-MADAME SAVON
13-SENDEN BENDEN BİZDEN
14-MAVERA
15-2VALİZ 4AYAK
16-HAZAL'IN DÜNYASI
17-SEVİLAY EFSA AKTAŞ

20 Ağustos 2017 Pazar

Kitap Çekilişim

Merhabalar;

Güzel bir hafta geçirmemiz dileğiyle sabah ilk iş geçen haftaki çekiliş sonucumu yayınlamak oldu. Galiba pazartesi günlerini çekiliş duyurusu yazılarıyla açacağım:) Gelelim hediye edeceğim kitaplara evet bu hafta 3 kitap var sizlere.. Yine katılım için sizlerden takip istiyorum birde yorumlarınızın altına sizlere daha kolay ulaşabilmem için blog adreslerinizin linkini yazarsanız sevinirim. 21 AĞUSTOS 2017'de kitapları kazanan arkadaşımı bloğumda duyuracağım. Bol şanslar. Sağlıcakla kalın...

Gelelim Kitaplara:)


1- YANKI / MARTİN MİLLAR (Gerilim)
     
“World Fantasy Award” ödüllü Martin Millar hem eğlenceli hem de tehlikeli bir eserle karşınızda!


İntikam ateşinin ve çıkarların kök saldığı kurt kabilesinde hayat gittikçe daha da zorlaşıyor. Küçük kurt kız, kabile lideri olan babasına saldırdıktan sonra ortadan kayboluyor. Ölü ya da diri, fark etmez, herkes onu bulmaya çalışıyor. Ustaca gizleniyor ve her kovalamacada kurtulmayı başarıyor, ama geçmişten gelen çok tanıdık bir misafir bu kaçışın stratejisini değiştiriyor. 
Tam da bu sırada taht kavgaları başlıyor ve kurt ailesi büyük entrikalara ve oyunlara kapılarını açıyor. Kabileye dahil olan masum veya günahkâr herkes, iki kurt adam arasındaki iktidar savaşının bir parçası oluyor. Ya güçlü olan kazanacak ya da kurnaz olan!
Yedi dile çevrilmiş olan bu kurgu, sizde de büyük bir YANKI uyandıracak!


2- ARAYIŞ/ A.P. STEPHENS

Londor’un ikiz aylarından biri olan Beldas ortadan yok olmadan önce elfler, cüceler ve insanlar barış içinde yaşıyorlardı. Bu ayın yokluğuyla kötü güçler daha da güçlenecek, savaşlar çıkacak ve böylece dünyanın dengesi bozulucaktı.

Vahşi rüzgârların aracılığıyla çaresiz yakarışları duyan bir kişi vardı. Büyücü Randor Miithra! O da kayıp ayın etkisiyle gücünü yavaş yavaş kaybediyordu. Beldas’ın yokluğuyla oluşan kaos ortamı günden güne dengeleri daha fazla bozuyordu.

Büyücülerin, cücelerin, elflerin ve insanların umutsuzluğunun sebebi aslında kendi içlerinde gezinen profesyonel bir hain! Bütün yaratıklar tüm güçleriyle ya Beldas’ı geri getirecek ya da bütün insanlığın dünya ile birlikte yavaş yavaş yok oluşunu izleyeceklerdi.

Okumak için boş zaman arayacağınız değil, boş zaman yaratacağınız bir kitap.



3- SAPLANTI/ S.J. SELLERS

Küçük, masum bedenlerin sahip oldukları kirli düşünceler…


Kendini Tanrı’nın Elçisi olarak ilan etmiş ve bu yolda çocuğunu Tanrı’ya kurban eden bir anne…

Arka arkaya işlenmiş çocuk cinayetlerinin çözülemeyen gizemi…

Soru işaretlerine cevap bulmaya çalışan bir dedektif ve bütün bu olayların içinde dolaylı olarak yer alan bir hemşire…

Kimisine göre ahlâk, kimisine göre tutku, kimisine göre meraktı bu kitapta yaşananlar… Kanıtlar yetersiz, yüzler ifadesiz, bedenler tepkisizdi. 

Kurallar bozulmalı, sessiz düşünceler yok edilmeliydi. Çünkü sırlar açığa çıkmıyor, kurban sayısı gittikçe artıyordu. Çember daralıyor ve zaman azalıyordu.

“SAPLANTI, heyecanlandırıcı, yeni ufuklar açan bir okuma tecrübesi.”
(Mystery Scene Magazine)

“SAPLANTI, tansiyonunuzu yükseltecek bir sonla biten, iyi kurgulanmış bir gerilim hikâyesi.” 
(Midwest Book Review)

SAPLANTI, tek kelime ile okunması gereken bir kitap!”
(Seattle Mystery Bookshop)

Kutu Kaplama

Merhabalar güzel bir pazar gününden.

Atılacak kutuları değerlendirdim. Aldığım kumaşlarla bir guzel kapladım kutuları boylarina göre kesip tutkal ile yapıştırdım. Bakalım beğenecek misiniz ? Kutuların birini yarın ki yeni çekiliş hediyelerim arasında görebilirsiniz. Herkese selamlar...





18 Ağustos 2017 Cuma

Boyama

Merhabalar;

Deniz kenarından topladığım deniz kabuklarını akrilik boya ile boyayıp vernikledim. Üzerleri beyaz olanlara ise peçete dekupajı yaptım. Nasıl olmuşlar?









15 Ağustos 2017 Salı

Hıyarın Yaptıklarına Bakın

Herkese merhabalar;

Bunları okuduktan sonra hemen salatalığa daha  farklı bir gözle bakacaksınız.


   1. Salatalık, günlük ihtiyacınız olan birçok vitamini içerir. Tek bir tanesinde Vitamin B1, Vitamin B2, Vitamin B3, Vitamin B5, Vitamin B6, Folik Asit, Vitamin C, Kalsiyum, Demir, Mağnezyum, Fosfor, Potasyum ve Çinko ihtiva eder.

2. Öğleden sonra yurgunluk mu hissettiniz? Kahveyi, çayı, soğuk içecekleri bir taraf bırakın ve bir salatalık yiyin. Salatalık iyi bir B vitaminler ve Karbohidratlar kaynağıdır ve yediğinizde saatler sürecek yorgunluğunuzu kısa bir sürede ortadan kaldırır.

3. Banyo veya duştan sonra aynanızın buğulanmasından şikayetçi misiniz? Bir salatalık dilimini alıp aynayı ovun. Hem buğulanma yok olacak hem de pırıldayan bir aynaya ve nefis bir kokuya sahip olacaksınız.

4. Haşereler bahçenizi veya saksı bitkilerinizi mahvediyor mu? Bahçeniz için bir aluminyum tabağa (ya da aluminyum folyoya) salatalık dilimlerini koyup, ortada bir yere yerleştirin. Saksılarınıza ise birkaç dilimi toprağın üzerine yine aluminyum tabak veya folyo ile yerleştirin. Bütün mevsim haşerelerden kurtulacaksınız. Salatalıkdaki kimyasallar aluminyum ile etkileşerek insanların algılayamadığı ama haşereleri deli eden bir koku yayar ve onların ortadan kaybolmalarına neden olur.

5. Bayanlar, sokağa çıkmadan önce veya denize-havuza girmeden önce bir süreliğine selülitlerinizden kurtulmak ister misiniz? Sorunlu bölgelerinizi birkaç dakika süreyle salatalık dilimleriyle ovun. Salatalıkdaki fitokimyasallar derinizdeki kollajenlerin gerilmesini sağlar, dış tabakayı sıkılaştırarak selülitlerin görüntüsünü azaltır. Aynı şekilde kırışıklıklara da iyi gelir (özellikle de göz civarları için)

6.Baş ağrısından kurtulmak ister misiniz? Yatağa girmeden önce birkaç dilim salatalık yiyin ve ertesi sabah dipdiri, baş ağrısız kalkın. Salatalık, vücudun kaybetmiş olduğu gerekli besinleri takviye edici yeterli miktarda şeker, B vitaminleri ve elektrolitleri ihtiva ettiği için yediğiniz birkaç dilim sorunlarınızı hemen yok eder.

7. Özellikle diyet yapanlar, açlık dürtünüzü ortadan kaldırmak mı istiyorsunuz? Salatalık yiyin.

8. Evinizde ayakkabı boyanız mı kalmadı? Taze kesilmiş bir salatalık ile ayakkabınızı ovalayın. İçerdiği kimyasallar ayakkabınıza hem harika görünen bir parlaklık verir hem de deriyi su geçirmez hale getirir.
                                           
9. Evinizde bir kapı, pencere ya da benzer bir şey gıcırtı mı yapıyor? Bir dilim salatalık alıp gıcırtı yapan yerlere sürtün (tabii sürtünme yapan yerlere, menteşenin dışına değil!!) gıcırtı gidecektir.

10. Kendinizi gergin, bitkin mi hissediyorsunuz (özellikle ders çalışan öğrenciler, yeni bebek sahibi olmuş anneler ve diğer herkes) ? Bir tas kaynar suyun içine bir bütün salatalığı ince dilimler halinde keserek koyun. Tası da bulunduğunuz odada uygun bir yere koyun. Salatalıkdaki kimyasallar ve diğer besinler kaynar suyun içine girince tepki gösterirler ve suyun buharı ile birlikte bulunduğunuz odaya yayılarak nefis bir aroma yayarlar. Bu aroma sizlerin tüm gerginliğini alarak sakin kişiliğinize dönmenizi sağlayacaktır. Özellikle öğrenciler bunu denemelidir.

11. Yemek yediniz (örneğin kebap) ve ağzınızdan kötü koku yayıyorsunuz. Bir salatlık dilimini alıp dilinizle damağınıza yerleştirin ve en az 30 saniye öyle tutun. Ağzınızda kötü kokulara neden olan bakterilerin fitokimyasallar sayesinde ölmesi nedeniyle bu sorundan kurtulmuş olacaksınız. (Soğan-sarmısak kokusu konusunda bir bilgi yok. Bunu da siz deneyin ve sonucu görün.)

12. Evyelerinizi, lavabolarınızı çevreye zarar vermeyecek bir şekilde temizlemek ister misiniz? Bir dilim salatalığı alıp temizlemek istediğiniz yeri ovun. Sadece yılların birikimi lekeleri kirleri temizlemekle kalmaz, ayrıca güzel bir parlaklık verir temizlediğiniz yere. Bunun yanında elleriniz de o temizlik malzemelerin verdiği zararlardan kurtulmuş olur.

13. Kalemle yazarken bir hata yaptınız ve hatayı silmek istiyorsunuz. Salatalık kabuğunu alıp yavaş ve nazikçe silmek istediğiniz yazıya sürtün. Boya kalemlerinde ve keçe kalem yazılarında da oldukça yararlı. (Bilirsiniz bazen çocuklarımız duvarlara yazılar yazar, resimler yaparlar. Onlarda da deneyebilirsiniz.)

14 Ağustos 2017 Pazartesi

Çekilişimin Sonucu

Merhabalar;

Mutlu haftalar olsun hepimize. Katılım için tüm arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Çekilişe katılan arkadaşlarımın listesini aşağıda sıralı yazdım. Random org ile belirledim kazanan arkadaşımı ve kazanan 3. sıradaki  ANNESİNİN PRENSESİ blogunun sahibi kendisini kutlar ve huzurheryerdedir@gmail.com mail adresimden bana iletişim bilgilerini gönderdiğinde kitabı en kısa sürede göndereceğim tekrar kendisini tebrik ederim. Sevgilerimle...

1- FULYA ERDOĞAN

2- EMRE BOZKUŞ

3- ANNESİNİN PRENSESİ

4- NAZİK TOPÇU 

11 Ağustos 2017 Cuma

Kan Grubu Yorumu

 Herkese Merhaba;
 İlk okuduğumda şöyle dedim; bu ne!! burç yorumu gibi kan grubu yorumumu olur diye:) Hadi  paylaşayım dedim. Sevgiler.....


“0” Grubu “Sıcak”

Olumlu yönleri: Özgüven sahibi, güçlü karar mekanizmasına sahip, sadık, kendi kararını kendi veren, eleştirici.

Olumsuz yönleri: İşkolik, duygusal, inatçı, soğuk, bencil, geçimsiz, endişeli

Gerçekler: Dünyadaki insanların %38’ı 0 negatif, %6’sı ise 0 pozitiftir.

Özellikleri: Sosyal, enerji dolu, çok hareketli, gerçekçi, arkadaş canlısı, gösterişli, uçuk. Önüne çıkan şansları anında kullanır. Yeni bir projeye hemen atılabilir, yeni fikirler üretmeye yatkındır. Dikkati çabuk dağılır, kuvvetli duygulara sahiptir ve kendini iyi ifade edebilir.

Her an muhalefet olabilir ama bu duruşundan hemen vazgeçebilir. Diğer kan gruplarından olan kişilere çabuk kapılabilir. Hırslı ve detaycı olan bu kişilik ortama kolay adapte olabilir. Hissettiklerini kolayca ortaya çıkartabilir, doğuştan zariftir.

Özet: Olumlu, aktif, bağımsız, risk almayı seven, dramatik bir yaşama sahip, zaman zaman bencil, romantik, arkadaşlarından etkilenen, organizasyon yeteneği gelişmiş, gururlu, birilerine dokunmayı ve birilerinin ona dokunmasını seven, hedefe kitlenen, boyun eğmeyi sevmeyen, açık sözlü.

“A” grubu “Serin..”

Olumlu yönleri: Dikkatli, sempatik, özverili, kibar, dürüst, sadık, uyumlu, empati kurabilen.

Olumsuz yönleri: Çok kuruntulu, duygusal, sinirli, kararsız, içine kapalı, sulu.

Gerçekler: Dünyadaki insanların %34’ü A negatif, %6’sı ise A pozitiftir.

Özellikleri: Sinirlense bile sakin kalmayı başarır. İçe dönük, kamuoyuna duyarlı, sorumluluk sahibi. Sinirliyken bile güvenilir ve etrafındakilerin kafası karıştığında her şeyin sorumluluğunu üzerine alabilir. Utangaç olduğu zamanlar vardır. İnsanların yanında bazen sinirli olabilir. Etrafına karşı duyarlı olmasına rağmen başkaları tarafından yanlış anlaşılabilir.

Bir doğa düşkünüdür ve kalabalık ortamları pek sevmez. Değişime çok açık değildir, kendine ait bir dünyaya ihtiyaç duyar hatta karamsar bile sayılabilir. Değişikliğe açık olmadığı için duygusal tarafından dolayı bu kan grubundan olan kişiler genelde yaratıcı güce sahip sanatçılardır.

Özet: Temkinlidir, yardımseverdir, sorumluluk sahibi, iç huzura ve güçlü bir hafızaya sahiptir, grup çalışmasında başarılıdır, resmiyeti sever, sakindir, kurallara uyar, insanlarla olan ilişkilerine değer verir, çok hassastır, başkalarının ona dokunmasından hoşlanmaz.

”B” Grubu “Aktif”

Olumlu yönleri: Neşeli, dışarı çıkmayı seven, olumlu, maceracı, aktif, duygusal, kibar.

Olumsuz yönleri: Unutkan, kararsız, dağınık, gürültücü, abartmaya yatkın, spontane.

Gerçekler: Dünyadaki insanların %9’u “B” negatif %2’si ise “B” pozitiftir.

Özellikleri: Mantıklı, organizasyon yeteneği gelişmiş, akla duygudan çok önem veren, yaratıcı. Her şeyin yolunda gittiğini gördüğünde kendini harika hisseder. Yaptığı işe konsantre olarak başka şeyleri görmezden gelebilir. Enerjik ve amaca yönelik hareket eder, herhangi bir konunun fanatiği olabilir ve o konuda sonuna kadar uğraşır.

Girişimciliğe açık olmasına rağmen takım oyunlarında ise pek başarılı değildir, çünkü o takım yapısına karşıt bağımsız bir kişiliktir. Olumsuz şeyleri dışa vurmak yerine içe atar, sorunları çözmek için gerçekleri göz önünde bulundurur, çok fazla soğuk ya da resmi olarak görülebilir, arkadaşlarına kendini pek açmaz.

Özet: Neşeli, bencil, kaprisli, gelenek ve göreneklere karşıdır, sosyal, eğlenceli, duygusal, özünde yalnız, kolay neşelenebilen, kibar, bağımsızlığına çok düşkün, güçlü bir kişiliğe sahip, işlerini kendi yöntemine göre yapan, geçinmesi kolay, maceracı, dokunmayı ve birinin ona dokunmasından hoşlanır.

“AB” Grubu “Rahat”

Olumlu yönleri: Hassas, gururlu, diplomatik, sempatik, çabuk öğrenen, zevk sahibi, herkesle kolay anlaşabilen.

Olumsuz yönleri: Devamlı şikayet eder, farklı ve değişken ruha haline sahiptir, çok düşünür.

Gerçekler: Dünyadaki insanların %4’ü AB negatif, %1’i AB pozitiftir.

Özellikleri: Zıtlıkların bir arada olduğu bir karakterdir: Örneğin sosyaldir aynı zamanda utangaçtır. Ne yapacağı önceden kestirilemez. Arkadaşlarına bağımlıdır fakat eğer çok üzerine gelinirse isyan edebilir, sosyal ortamlarda zaman zaman utangaç zaman zamansa cesurdur.

Yaratıcı/sanatçı bir yönü vardır. Zorlayıcıdır. Psikoloji, astroloji ve falla ilgilenir, iyi bir politikacı ya da diplomat olabilir. Çok geniş tavırlar sergileyebilir, problemleri sezmek ve engellemek konusunda çok başarılıdır.

Şehir atmosferini sever ama bazen kapalı alanlarda kalmaktan hoşlanmaz. Yaşadığı ev onu düşünmeye ve hareket etmeye motive etmeli, yaptığı her şeyde başarıya ulaşır.

Özet: Gizemlidir, mantıklıdır, ekonomiktir, etkilidir, genelde eleştiricidir, analitik bir düşünce yapısına sahiptir, duygusuzdur, orijinaldir, yalnız kalmayı sever, çabuk sıkılır, çevresine kolay uyum sağlar, içgüdüsel duygulardan nefret eder, insanlara faydalı olmaya çalışır, başkalarının ona dokunmasından hoşlanmaz.
...
Yinede herşeyin doğrusunu  Allah bilir...
 

9 Ağustos 2017 Çarşamba

Kase ve Yumak Toplar

Merhabalar; 

Ev dekorasyon mağazalarını gezerken gördüğüm örgü sepetler hep çok hoşuma gider. Fiyatlarını ise bir o kadar pahalı bulurum. Bende kendim bir deneyim olacak mı dedim. Evet yaptım ve oldu:)) ağzım kulaklarımda... Önce belirlediğim kase büyüklüğünde koton ipten bir örgü ördüm. Siz evdeki kullanmadığınız dantellerle yapabilirsiniz. Sonra beyaz tutkala bulayıp kasenin şeklini vererek kaseye koydum bir gece beklettim, ipleri de küçük su balonu  ile denedim balonlar sönünce eçiş büçüş şekiler çıkınca bende sadece tutkala bulayıp kurutup yumak yaptım ve ortaya bunlar çıktı:)) Beğenir ve denerseniz inanın yapması çok kolay onca para vermezsiniz ve kendinizin bunu ben yaptım deme hissini tadarsınız... Sevgiler...





8 Ağustos 2017 Salı

Amentü Godiva

 Sevdiğim şairlerdendir İsmet Özel hele Amentü şiiri bir başka güzel,  İsmet Özel'in sesinden dinlemenizi tavsiye ederim. " Ne Godiva geçer yoldan, ne bir kimse kör olur" dizeleriyle Godiva'yı tanıdım ben, çikolata markası olarak bilirdim Godiva'yı, zaten onun onuruna kurulmuş,  ne kadınmış ama.  Lady Godiva 11 yy. da yaşamış olup İngiltere “Mercie” dükünün karısıdır. Kocası ağır vergiler koymak suretiyle halkına şiddetli bir şekilde zulüm yapar. Bu zulüm yüzünden Godiva ile eşinin araları açılır. Lady Godiva eşine bu zulümden vazgeçmesini söyler. O da Godiva’nın bir atın üzerinde çırılçıplak bir şekilde bütün şehri dolaşması şartıyla yaptığı zulümden vazgeçebileceğini söyler. Godiva bu şartı kabul ederek bir atın sırtında şehri çırılçıplak dolaşmaya başlar. Yalnız bundan önce halka haber salıp evlerinden dışarı çıkmamalarını ister. Halk da Godiva’ya olan sevgisi ve bağlılığı yüzünden onun bu isteğini yerine getirir ve Godiva şehri dolaştığı esnada perdelerini sımsıkı kapatırlar ve evlerinden çıkmazlar. Ama buna rağmen “Tom” adında biri, perdenin aralığından Godiva’yı izlemek ister. Perdeyi araladığında gözleri kör olur. Bu durum o Tom'a verilen ilahi bir cezadır. Acaba; Godiva gibi kendisini halkın huzuru ve selameti için feda edecek biri, ne de kendisine bir kötülük dokunacağını bilse dahi sokakta vuku bulan olayları görmeye cesaret edebilecek, birileri var mı? acaba günümüzde. Bir de bugün böyle bir kadın çıksa  erkekler fotoğraf  makinalarını ve kameralarını alır camda beklerler, kadınlarda eşlerini baştan çıkaracak diye kadına hakaret ederlerdi.


AMENTÜ

İnsan
eşref-i mahlûkattır derdi babam
bu sözün sözler içinde bir yeri vardı
ama bir eylül günü bilek damarlarımı kestiğim zaman
bu söz asıl anlamını kavradı
geçti çıvgınların, çıbanların, reklamların arasından
geçti tarih denilen tamahkâr tüccarı
kararmış rakamların yarıklarından sızarak
bu söz yüreğime kadar alçaldı
damar kesildi, kandır akacak
ama kan kesilince damardan sıcak
sımsıcak kelimeler boşandı
aşk için karnıma ve göğsüme
ölüm için yüreğime sürdüğüm eczâ uçtu birden
aşk ve ölüm bana yeniden
su ve ateş ve toprak
yeniden yorumlandı.

Dilce susup
bedence konuşulan bir çağda
biliyorum kolay anlaşılmayacak
kanatları kara fücur çiçekleri açmış olan dünyanın
yanık yağda boğulan yapıların arasında
delirmek hakkını elde bulundurmak
rahma çağdaş terimlerle yanaşmak için
bana deha değil
belgeler gerekli
kanıtlar, ifadeler, resmi mühür ve imza
gençken
peşpeşe kaç gece yıllarca
acıyan, yumuşak yerlerime yaslanıp uçardım
bilmezdim neden bazı saatler
alaturka vakitlere ayarlı
neden karpuz sergilerinde lüküs yanar
yazgı desem
kötü bir şey dokunmuş olurdu sanki dudaklarıma
Tokat
aklıma bile gelmezdi
babam onbeşli olmasa.

Meyan kökü kazarmış babam kırlarda
ben o yaşta koltuğumda kitaplar
işaret parmağımda zincir, cebimde sedef çakı
cebimde kırlangıçlar çılgınlık sayfaları
kafamda yasak düşünceler, Gide mesela.
Kar yağarken kirlenen bir şeydi benim yüzüm
her sevinç nöbetinde kusmak sunuldu bana
gecenin anlamı tıkansın diye ıslık çalar
resimli bir kitaptan çalardım hayatımı
oysa hergün
merkep kiralayıp da kazılan kökleri
Forbes firmasına satan babamdı.

Budur
işte bir daha korkmamak için korkmaz görünen korku
işte şehirleri bayındır gösteren yalan
işte mevsimlerin değiştiği yerde buharlaşan
kelepçeler, sürgünler, gençlik acılarıyla
güç bela kurduğum cümle işte bu;
ten kaygusu yüklü ağır bir haç taşımaktan
tenimin olanca ağırlığı yok oldu.
Solgun evler, ölü bir dağ, iyice solmuş dudak
bile bir bir çınlayan
ihtilal haberidir
ve gecenin gümüş ipliklerden işlenmiş oluşu
nisan ayları gelince vücudu hafifletir
şahlanan grevler içinde kahkahalarım küstah
bakışlarım beyaz bulutlara karşı obur
marşlara ayarlanmak hevesindeki sesim
gider şehre ve şaraba yaltaklanarak
biraz ağlayabilmek için
fotoğraflar çektirir
babam
seferberlikte mekkâredir.

İnsanın
gölgesiyle tanımlandığı bir çağda
marşlara düşer belki birkaç şey açıklamak
belki ruhların gölgesi
düşer de marşlara
mümkün olur babamı
varlık sancısıyla çağırmak:
Ezan sesi duyulmuyor
Haç dikilmiş minbere
Kâfir Yunan bayrak asmış
Camilere, her yere

Öyle ise gel kardeşim
Hep verelim elele
Patlatalım bombaları
Çanlar sussun her yerde

Çanlar sustu ve fakat
binlerce yılın yabancısı bir ses
değdi minarelere:Tanrı uludur Tanrı uludur
polistir babam
Cumhuriyetin bir kuludur
bense
anlamış değilim böyle maceralardan
ne Godiva geçer yoldan, ne bir kimse kör olur
yalnız
coşkunluğu karşısında içlendiğim şadırvan
nüfus cüzdanımda tuhaf
ekmek damgası durur
benim işim bulutlar arşınlamak gün boyu
etin ıslak tadına doğru
yavaş yavaş uyanmak
çocuk kemiklerinden yelkenler yapıp
hırsız cenazelerine bine bine
temiz döşeklerin ürpertisinden çeşme
korkak dualarından cibinlikler kurarak
dokunduğum banknotlardan tiksinmeyi itiraz
nakışsız yaşamakları
silâhlanmak sanarak
çıkardım
boğaza tıkanan lokmanın hartasını
çıkınımda güneşler halka dağıtmak için
halkı suvarmak bin saçlarımda bin ırmak
ıhtırdım caddeleri meğer ki mezarlarmış
hazırmış zaten duvar sıkılmış bir yumruğa
fly Pan-Am
drink Coca-Cola

Tutun ve yüzleştirin hayatları
biri kör batakların çırpınışında kutsal
biri serkeş ama oldukça da haklı.
Ölümler
ölümlere ulanmakta ustadır
hayatsa bir başka hayata karşı.

Orada
aşk ve çocuk
birbirine katışmaz
nasıl katışmıyorsa başaklara ağustos sıcağı
kendi tehlikesi peşinden gider insan
putların dahi damarından
aktığı güne kadar
sürdürür yorucu kovalamacayı.

Hanidir görklü dünya dünyalar içre doğan?
Nerde, hangi yöremizde zihnin
tunç surlardan berkitilmiş ülkesi
ağzı bayat suyla çalkanmış çocuğa rahim olan
parti broşürleri yoksa kafiyeler mi?
Hangi cisimdir açıkça bilmek isterim
takvim yapraklarının arasını dolduran
nedir o katı şey
ki gücü
gönlün dağdağasını durultacak?
Hayat
dört şeyle kaimdir, derdi babam
su ve ateş ve toprak.
Ve rüzgâr.
ona kendimi sonradan ben ekledim
pişirilmiş çamurun zifiri korkusunu
ham yüreğin pütürlerini geçtim
gövdemi alemlere zerkederek
varoldum kayrasıyla Varedenin
eşref-i mahlûkat
nedir bildim.
(1974)

İsmet Özel